KENDİMİZİ TANIMAYI BAŞARABİLİYOR MUYUZ?

Sağlıklı bir meslek seçimi ancak bireyin kendi ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarını, aynı zamanda seçeneklerini iyi tanımasıyla mümkündür.

Kendini tanımak, “Ben ne yapabilirim? Ne tür özelliklerim var? İlgi, yetenek ve gereksinmelerim neler? Nasıl bir gelecek istiyorum?” sorularında yatmaktadır. Bu beklentilerimizle kendi özelliklerimizin çakışması mutlu ve başarılı bir gelecek için araç olabilir.

Kendimizi tanırken;
İlgi alanlarımız bizim zamanımızı harcamaktan hoşlandığımız, keyif aldığımız faaliyetleri kapsar. İlgileri mesleğe yönelme açısından önemli sayılan gruplara ayırdığımızda ” temel bilim ilgisi, sosyal bilimler ilgisi, mekanik, ikna, ticaret, sosyal yardım ilgisi gibi gruplandırabiliriz. Meslek seçerken, her ilgi alanının, mesleklerle olan ilişkisini düşünerek, bu alanların hangilerine eğilimimiz olduğuna dikkat etmek faydalı olacaktır. İlgiden sonra ele alınması gereken diğer konu ise yeteneklerdir.

 Yetenekleri temel başlıklarıyla gruplandırdığımızda sayısal yetenek, sözel yetenek, şekil-uzay ilişkileri yeteneği gibi gruplandırılabilir. Bu yetenekler mesleğimizi etkili ve başarılı bir biçimde yapabilmemizin ön koşullarıdır.                                                                                                   
Yeteneklerimizle birlikte becerilerimiz de meslek seçerken önemlidir. Mesleğin gerektirdiği becerileri, kendimizde hangi becerileri geliştirebileceğimizi gözden geçirmeliyiz. Bu demektir ki yapacağımız seçimlerde yetenek ve becerileri dikkate aldığımızda yeteneklerimizi ve becerilerimizi (özelliklerimizi) ifade edebileceğimiz, geliştirip gerçekleştirebileceğimiz mesleklere yönelmek gerekiyor.                                                                                                         
    İnsanların yaşamlarında beklentileri ve bu doğrultuda hareketlerini, davranışlarını belirleyen değerleri vardır. Değerlerimizi fark ettiğimizde ve onları gerçekçi bir biçimde nasıl doyurulacağını düşündüğümüzde doğru bir mesleğe yönelme konusunun bir kısmını daha halletmiş olacağız.

 Bazı değerler vardır; yaşamımızın olmazsa olmazıdır. Önemli olan bunları fark etmemiz ve kendi yaşamımıza doğru yön vermede faydalanmamızdır. Genelde bilinen bazı değerleri savunmamız gerekirse, “özgürlük, mutlu bir yaşam, sosyal onay, güvenlik, dostluk, başarı hissi, bilgelik, aile güvenliği, eşitlik, kendine saygı, iç huzur, rahat bir yaşam, zevk, bağımsızlık, cesaret, hırs, yardım severlik, sabırlı olmak, entelektüellik, duygusallık, ait olma, rekabet, terfi, ekip çalışması gibi. “Bu değerlerlerin içinde en önemli olanları belirlemek ve sonra “Ne tür bir seçim bu değerlerle çakışır ?” sorusunun yanıtını aramak gerekir. Beklentilerinizin farkına varmanız, nasıl bir seçim yapmanız gerektiği konusunda size yön verecektir.                                                                                                                                        
Kendini tanıma konusunda ilgi, yetenek ve değerlerinizi ölçebilecek çeşitli envanterler de bulunmaktadır. Bu envanterlerden yararlanmak için Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenlerden yardım alabilirsiniz.

DOĞRU KARAR VERMEK

Yaşamımız boyunca pek çok karar verme durumuyla karşı karşıya kalırız. En küçüğünden en büyüğüne kadar ne çok konuyla ilgili karar verdiğimizi bir düşünün. Hangi yemeği yiyeceğimizden, bir yere giderken hangi taşıta bineceğimiz, hangi gömleği giyeceğimiz gibi günlük yaşamla ilgili neredeyse farkında olmadığımız kararlardan; hangi mesleği seçeceğimiz, hangi üniversiteye gideceğimiz, kiminle evleneceğimiz, hangi işe gireceğimiz gibi geleceğimizi de etkileyecek bir dizi karar vermek durumundayız.                                            
Karar; bir sorun üzerinde düşünüp uygun olan çözümü bulmak ve bu çözümü eyleme geçirmektir. Peki ya kararsızlık?

Acaba hangi mesleği seçsem? Tıp da olabilir mühendislikte… Acaba hangi üniversiteye gitsem?
Bunlara benzer düşünceler zihnimizde gider gelir. Ve sonunda kararsız kalırız. Etkili karar verebilmek için;
Sorunu belirleyin ve tanımlayın.
Sorunla ilgili olası çözüm yolları belirleyin. Alternatif çözüm yolları üretebilmek için “Başka ne olabilir?” sorusunu kendinize yöneltin.
Ürettiğiniz, sürdüğünüz her çözümün avantaj ve dezavantajlarını sonuçlarıyla birlikte karşılaştırın. Bu aşamada kendinize “Bu çözüm işe yarayacak mı? Bu sorunu çözebileceğime inanıyor muyum? Bu çözüm beni tatmin ediyor mu?” gibi sorular sorun ve verdiğiniz cevapları değerlendirerek seçenekleriniz arasından en iyi çözüme karar verin.
Kararın ne zaman, nasıl uygulamaya konulacağını, kararın yürütülmesi için nelere ve kimlere ihtiyaç duyduğunuzu belirledikten sonra kararınızı uygulamaya koyun.                                     
Kararı uygulayıp değerlendirin, yani kararın uygulanması sırasında çıkabilecek aksaklıkları değerlendirip, kararda değişiklikler yaparak sorunu yeniden ele alın. Bütün bu aşamalardan sonra “verdiğiniz kararda” hata yapma olasılığınız var mı?
– Evet.
Her zaman doğru karar veremeyebilirsiniz. Ancak “Başarısız” kararlarınızdan, “Başarılı” sonuçlar çıkarabilirsiniz. Risk almak istemediğiniz için, karar vermemeyi seçtiğinizde, yaşamınızı dondurduğunuzu düşünün.

Etrafımızda mutlaka kendini tanımadığını düşündüğümüz birçok kişi olmuştur. Olayları abartan, yapamayacağı işlere kalkışan, kendisinin mükemmel ve hatasız olduğuna inanan ya da kendi değerini bilmeyip kendini küçük gören, gücünü aşan yüklerin altına giren, aslında iyi olmasına rağmen bütün kötülüklerin kendisini bulduğunu düşünen, rol yapan, yalan söyleyen… birçok insan görmüşüzdür.

Peki, kendi davranışlarımıza, düşüncelerimize, duygularımıza başkalarını gözlediğimiz gibi objektif ve gerçekçi bir gözle bakıyor muyuz? Olayları abartıyor, yapmacık davranıyor ya da yapamayacağımız işlere kalkışıyor muyuz, diye düşünmeli ve bakışımızı asıl kendimize çevirmeliyiz.

Kendimize “ben kimim, nasıl biriyim, neler yapabilirim” gibi sorular sormuşuzdur. Zaten bu tür soruları hiç sormamışsak kendimizi tanımaya ve anlamaya da henüz başlamamışız demektir. Tıpkı çocukların ve ergenlik dönemindeki gençlerin tek başlarına sağlıklı kararlar alamamaları gibi, eğer kendimizi tanımaya çalışmazsak uygun ve doğru kararlar alamayız.

Çocukların ve gençlerin kararlarını tek başına almalarına izin verilmez; çünkü onların kendilerini doğru değerlendiremeyecekleri, bazı şeyleri abartabilecekleri ya da azımsayabilecekleri, neyin iyi, neyin kötü olacağını bilemeyecekleri; kısaca halk tabiriyle “kendilerini bilmedikleri” düşünülür.

İnsanın kendisine gerçekçi ve dürüst bir gözle bakması, davranışlarını değerlendirebilmesi yani kendini tanıyabilmesi başkasındaki yanlış, eksiği ve sorunu görmesinden daha zordur. “Kendini tanıma” kişinin tek başına, birinden yardım almadan gerçekleştirebileceği bir süreç değildir. Zaten bu yüzden de hepimiz başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü merak ederiz. Bu merakın temelinde de aslında kendini tanıma ve bilme isteği yatar.

Kendimize model aldığımız kişiler ve onların yaşam tarzları bizim nasıl birisi olduğumuzu ya da olmak istediğimizi gösterecek en önemli ipuçlarından biridir.

Zihnimizdeki idolümüz bir politikacı, işadamı, bilim adamı, şair, öğretmen, lider, yazar, sanatçı olabilir. O kişiye bakarak bir şöhret düşkünü mü, idealist mi, kahraman mı, megaloman mı, yenilikçi mi olduğumuzu bulabiliriz. İdolümüzün kim olduğuna karar verirken dürüstlük çok önemlidir. Bir yandan bir düşünürü idol kabul ederken bir yandan da zenginlik hayalleri kuruyorsak kendimizi kandırıyoruz demektir; çünkü düşünürlerin çok para kazanmadıklarını, sadece idealleri için yaşadıklarını hepimiz biliriz.

İnsanın kalitesi kendini bilmesindedir.

Evde, okulda, arkadaşlarımız arasında, öğretmenimizin, komşumuzun, akrabalarımızın gözünde nasıl biri olmayı tercih ettik bugüne kadar? Özellikle, hakkımızda kötü niyeti olmayacağından, rehberlik edeceğinden emin olduğumuz kişiler bizi nasıl tanıyor ve hakkımızda ne düşünüyor?

 Dostlarımızın hakkımızdaki fikirlerini, eleştirilerini, önerilerini kendimize tutulmuş bir ayna olarak görmek faydalı olur. İnsanlarla konuşmalarımız, bir arada oluş amacımız, hayallerimiz, 10 yıl sonra kendimizi nerede görmek istediğimiz, yani yaşama amaçlarımız da kendimizi tanıma adına ipuçları verir. İçinde yaşadığımız, doğup büyüdüğümüz kültür ve ailemiz de önemli bilgi kaynağıdır.

Özellikle aile fertlerinin kişilik özellikleri, yaşam tarzları, idealleri, tercihleri, inanışları, çevreyle ilişkileri kendimizi tanımamız konusunda bize ışık tutar. İsteklerimiz, tüketim tarzımız, eşyalarımız, giyim zevkimiz, arkadaşlarımız, kitaplarımız ve hayatımızdaki daha birçok ayrıntı bize kendimizle ilgili bilgiler sunar.

 Eğer hayatımıza bakıp kendimizi sorgulamazsak, hayatımızda “kendimiz” diye bir olgu yok demektir. Bu da bizim rastgele ve önümüze ne gelirse onu yaşayan biri olduğumuzu gösterir. Rastgele yapılan tercihler de rastgele sonuçları doğurur. Ailemizi seçemeyiz; ama eşimizi, arkadaşımızı, işimizi vs. seçebiliriz. Tercihlerin hiçbiri önemsiz değildir; çünkü şartlar ne olursa olsun her doğru tercih bizi bir adım ileriye götürecek; her yanlış tercih de hayatın gerisinde bırakacaktır. Kendimizi tanıyarak ve doğru tercihler yaparak hayatımızın kalitesini artırabiliriz. İnsanın kalitesi parasında, hayat tarzında, kıyafetinde, düzgün konuşmasında, çok şey bilmesinde değil; kendisini bilmesinde ve kendisiyle barışık olmasındadır.

Hüseyin MERMERBAŞ
Öğrenci koçu ve eğitim danışmanıdır. Nisan 2018’de yayın hayatına başlayan kariyerenvateri.com ‘un aynı zamanda kurucusudur. Şu anda farklı platformlarda eğitim yazarlığı da yapmaktadır. 1987 yılında Mersin’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise hayatını basketbol bursu ile Mersin’de Özel ÇAĞ Kolejinde tamamladı. 2004 yılında yine sporcu bursu ile ÇAĞ Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce Halkla İlişkiler bölümünü kazandı. 2009 senesinde askerlik görevini tamamladıktan sonra, İspanya menşeili bir tekstil firmasında çalışmaya başladı. 2012 senesinde İnsan Kaynakları Uzmanı olarak girdiği işyerinden Ekim 2013’te ayrıldı. 2013 Kasım’da Marmara Üniversitesi’nden İnsan Kaynakları Yöneticiliği uzmanlık sertifikasını aldı. Ardından Nişantaşı Üniversitesinde 2013 ten 2019 a kadar Rehberlik ve Kariyer Planlama Uzmanı olarak görevini sürdürdü. 6 yıl boyunca İstanbul da ve Türkiye’de ki özel ve devlet kurumlarında 1000’den fazla “Motivasyon” “Sınav Sistemleri” “Ders Çalışma Teknikleri” “Sınav Teknikleri” konularında seminer verdi. 11 ilde uygulanan “KARIYER ENVANTERI “projesinin koordinatörlüğünü yaptı. 2019 da ise yeniden Mersin’e yerleşerek ve Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde büyük konferanslarda ve bireysel olarak seminer verdi. 2019 yılında Adnan Menderes Üniversitesinden “Öğrenci Koçluğu ve Eğitim Danışmanlığı” sertifikası aldı. 2019 Kasım ayında Nişantaşı Üniversitesi ile bağlarını kopartarak, Brain Modify yayınlarının Türkiye satış müdürü olarak çalışmaya başladı.