AİLELER SINAV SÜRECİNDE NE YAPMALI?

Ailenin huzurunu ve dengesini tehdit eden olaylar arasında, okul başarısı önemli bir yer tutar.

Başarısızlık kaygısı, başarısızlık var olmadan, ya da çocuk okula başlamadan  önce de görülür. Bazı durumlarda ise kaygı, tüm okul yaşamı boyunca sürer.

       Okulda başarısızlık  veya okulda düşük başarı terimi, kapasite ile başarı arasındaki uygunsuzluğa işaret eder ve öğrenci, zihinsel gücünün sağlayabileceği başarıdan daha düşük notlar aldığında, kullanılmaktadır. Böyle bir tanımda sınırlı zekayı yansıtan düşük notlar bu kavram dışında bırakılmalıdır. A.B.D.’de yapılmış çalışmalarda, okulda başarısızlık gösterenlerin oranı, okul çocuklarının %25’i olarak tahmin edilmektedir. Öte yandan psikiyatri kliniklerine başvuran ergenlerin %30 ile 50’sinde sebep, okuldaki öğrenme problemleri olmaktadır.

Ortaöğretim döneminde ergenlerde görülen başarısızlık ve okuldan ayrılmalar çok önemli bir sorun olmakla beraber, konuya bu noktada yaklaşmak çok geç olabilir. ’’Başarısızlık, sıklıkla okulun ilk yıllarında ortaya çıkar ve öğrenci, ergenlik dönemine geldiğinde yerleşmiş olur.

      Okul başarısızlığı çeşitli sebeplerden ortaya çıkmaktadır. Çocukluk ve ergenlik döneminde sebep: düşük motivasyon (güdülenme), sınırlı olanaklar, belirli gelişimsel ve yetersizlik faktörlerine bağlı sosyo-kültürel ve psikolojik sebeplerdir. (Prof. Dr. H. Yavuzer,1986)

      Çocuğun aile içindeki yeri ve onunla kurulan iletişim biçimi okul başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Okulda başarısız olan 7-17 yaşları arasındaki 50 çocuk üzerinde, ülkemizde gerçekleştirilen araştırmaya göre,  başarısız çocukların:

l %66’sının ‘babalarının kendilerine zaman ayıramayacak kadar meşgul oldukları,

l %46’sının psiko-sosyal olgunluklarının yetersiz olduğu,

l %44’ünün ailesinde anne-baba ilişkilerinin kötü olduğu,

l %46’sında dikkatsizlik ve dalgınlık belirtilerine rastlandığı,

l %32’sinin arkadaşlarıyla olan ilişkilerinin kötü olduğu,

l %36’sının otoriteye karşı olduğu,

l %24’ünde yalan,

l %24’ünde de tırnak yeme saptanmıştır.

     Bu bulgular da bize, okul başarısında aile faktörünün önemli derecede etkili olduğunu göstermektedir. (Prof. Dr. H. Yavuzer,1986)

    Öğrencilerimizin derslerinde başarılı olması için, hepimizin bildiği gibi okulda aktarılan bilgilerin öğrenilmesi, öğrenilen bilgilerin kalıcılığının sağlanması için de konu üzerinde çalışma yapılması gereklidir. İnsanların bir şeyleri öğrenmesini ve o konu üzerinde çalışma yapmasını etkileyen psikolojik, sosyal ve fiziki faktörler vardır. Şimdi bunları tek tek ele alalım ve sizlerin belirtmiş olduğumuz bu faktörlere bağlı olarak neler yapabileceğinizden bahsedelim.

1- Psikolojik Faktörler.

     Öğrenme sürecinin verimli olabilmesi için bireyin genel psikolojik yapısının belirli bir dinginlikte olması gereklidir. Fakat yaş döneminin doğal süreci olarak, kendini tanıma, hayatı anlamlandırma, benlik gelişiminin oluşum sürecinde olması, çevresi tarafından kabul görme v.b. nedenlerle genç sürekli bir gerginlik içerisindedir. Buna bağlı olarak davranış ve fikirlerinde zaman zaman tutarsızlıklar söz konusudur. Dolayısıyla genel psikolojik yapısı yetişkin bir birey gibi olmayıp, hızlı iniş çıkışlar gösterir. Öğrenme ve ders çalışma sürecinin verimli olması açısından, öğrencinin gelecek yaşamıyla ilgili bir hedef  oluşturması gereklidir. Kendisi dahil bir çok tanımlamaları yeterince yapamamış bir bireyden, hayati anlam içeren bir konuda karar vermesini beklemekteyiz. Bu, bir genç için oldukça zor bir iştir. Veli olarak bu konuda öğrencinize yardımcı olmak durumundasınız. Gencin bir takım tereddütleri, yaşam deneyiminin azlığından dolayı karasızlıkları olacaktır.

 Neler yapabilirsiniz…? Öncelikle gençlerin yaş dönemleri ile ilgili psikolojik süreçlerinin bilinmesi, onları anlamanız konusunda sizlere çok yardımcı olacaktır. Çocuğunuzun kişiliği, ilgileri ve bir takım özelliklerinin bilgisi ışığında, gelecekte nasıl bir  yaşam istediğini ve ne gibi amaçları olduğunu konuşmalı, fikirlerini dinlemeli, kendi görüş ve önerilerinizi onunla paylaşmalısınız. Öğrencinizin bir takım düşünceleri sizlere uçarı ve gerçekçi görünmeyebilir. Bu konuda baskıcı olmamalı ve sabırlı davranmalısınız. Aksi durumda fikirlerini savunmaya geçip, asi tavırlar gösterebilirler. Bu da aranızdaki iletişimi bozarak, gençlerin fikirlerinizi kabullenmiş görünüp gerginlikten kurtulma çabasına girmelerine sebep olacaktır.

      Amaç oluşumu,  öğrencinin hedefine ulaşmak için yapacağı öğrenme ve çalışma sürecinde temel noktalardan biridir. Amacı olan bir öğrenci dersleri konusunda ve onunla ilgili yapacağı çalışmalarda sorumluluk duyacak ve iç disipline sahip olacaktır. Öğrenme ve çalışma sürecinde karşısına çıkacak zorluklara karşı da  dirençli ve azimli olacaktır.

Bu konuda kısa bir formül vermek gerekirse;

  Gereksinme (amaç ve hedefler)        güdü             davranış = öğrenme

diyebiliriz.

    Ayrıca ev ortamında huzurlu bir havanın yaratılması öğrencinin psikolojik dinginliği açısından siz velilere düşen en önemli görevlerden biridir.

    Aile içinde çıkacak bazı tatsızlıkları olabildiğince hızlı ve tatminkar çözümlere kavuşturabilmelisiniz.Tatsız olaylar gencin psikolojik yapısını kısa bir sürede bozmakta, derse olan konsantrasyonunu ve  ilgisini azaltmaktadır.

   Çocuğunuzla aranızda olabilecek problemleri de ertelememeli ve en kısa zamanda çözüme kavuşturmalısınız.

    Onunla ortak faaliyetlerde bulunmalı, birlikte yapabileceğiniz programlar üretmelisiniz. Bu onun kabul duygusunu besleyecek,bir varlık olarak onunla bütünüyle ilgilendiğinizin iletisini ona gönderecektir. Böylece öğrencinizin güven duygusunu çoğaltmış olacaksınız.

     Olumsuz veya kaygı verici ifadeler içeren cümlelerden tamamen kaçınmalısınız.Bu tip cümleler genci ateşlemek yerine içe kapanmasına, öz saygı yitimine veya yüksek oranda tedirginlik duymasına neden olacaktır.

    Sonuç olarak öğrencinin  psikolojik durumunu ne kadar dingin bir yapıda tutabilirsek, derslerinden ve çalışmalarından o oranda verim alabileceğini bilmeliyiz.

2-Sosyal ve Toplumsal Faktörler.

     İnsanların içinde bulunduğu toplumsal yapı (ekonomik ve kültürel açıdan) onların amaç ve beklentilerini belirlediği gibi; tutum, davranış, fikir ve psikolojik yapılarını da belirlemektedir. Sosyolojik olarak ifade ettiğimiz bu kavramlar, öğrencimizin amaçlar oluşturma ve amaçlarına ulaşmadaki davranışlarını da etkilemektedir.  Ayrıca yaş döneminin tipik özelliği olarak arkadaş grubunun, dönemin fikirsel ve moda akımlarının da genç üzerinde büyük etkisinin olduğu bilinmelidir.

    Bu konuda da sizlere düşen görev, bulunduğunuz toplumsal yapıya paralel olarak çocuğunuzun fikir ve davranışlarına kaynaklık eden faktörleri tanımlamaktır. Bu, sizlere genci anlamanız konusunda yardımcı olacak ve değerlendirmelerinizi daha rahat yapmanızı sağlayacaktır. Çocuğunuzun amaç belirleme noktasında ne gibi kriterlerle hareket ettiğini bilecek,bu konudaki fikirlerinin ne kadar gerçekçi olduğunu yorumlayabileceksiniz.

    Gencin, arkadaş grubunun özelliklerini biliyor olmanız,  onun öğrenme ve ders çalışmaya yönelik tutumlarını da önceden kestirmenize olanak tanıyacak ve almanız gereken önlemler konusunda size bilgi verecektir.

    Bu konuda yapılan bir çalışmada, öğrenci genelinin başarıyı önemsiz gördüğü okullarda pek çok yetenekli çocuğun grup dışına itilmekten kaçınmak amacıyla, başarı yolunda çaba göstermedikleri saptanmıştır. (Prof. Dr. H. Yavuzer,1986)

Özetle, bahsettiğimiz iki faktörün bize sağladığı katkı, öğrenciyi anlamak ve onun gerçekçi bir yaşam hedefi oluşturması konusunda, öğrenciye yardımcı olmaktır. Amaç iyi oluşturulursa, ders çalışma azim ve kararlılığının hayata geçirilmesi ve uygulanması da o denli verimli olacaktır.

3- Fiziki Faktörler

• Ders çalışılacak ortamda dikkat dağıtacak eşya ve objeler bulunmamalıdır.

Çünkü öğrenme sürecinin verimliliği yapılan çalışmaya iyi konsantre olunmasıyla direkt alakalıdır. Dikkat dağıtacak obje bir fotoğraf, resim, biblo v.b. olabilir. Ders çalışılacak ortamda bu tip objelerin kaldırılması konusunda paylaşımcı bir yaklaşımla anlaşmaya varmalısınız.

• Öğrenci çalışmalarını sandalyeye oturarak,masa başında yapmalıdır.

Çoğu zaman öğrenciler ders çalışmalarını yatarak veya koltuk üzerinde T.V. karşısında yapmaktadırlar. Bu tip çalışmaların verimliliği yok denecek kadar azdır. Böyle durumlarda öğrenciye müdahale edip, çalışma masasına geçmesi sağlanmalıdır. Ayrıca  konsantre olma ve çalışılan konuya yoğunlaşma açısından, bedenin belli bir diklikte olması gereklidir.

• Ders çalışılacak kitap, defter, kalem, silgi ve diğer ihtiyaç duyulacak malzemeler çalışmaya başlamadan önce hazırlanmış olmalıdır.

    Bu konuda öğrencimizin eskiden getirdiği bir alışkanlık yok ise, çalışma öncesinde bu konuda kendisini uyarmalı ve zaman içerisinde bu konuda bir alışkanlık geliştirmesini sağlamalısınız. Çalışma başladıktan sonra herhangi bir şey için verilecek çok kısa bir aralık bile, çalışmanın verimini büyük ölçüde düşürmektedir. Öğrenciler genellikle bu tip şeylere dikkat etmezler. Çalışma anında silgi, kalem v.b. ihtiyaçları için çalışmalarına ara verebilirler. Bu tip süreçlerin oluşmaması için dikkat edilmelidir.

• Ders çalışılacak masa dağınık olmamalı her zaman düzenli, düzenli olmalıdır.

Zamanı iyi değerlendirmek ve aradığımızı kolayca bulabilmek için öğrencinin çalışma masasının belli bir düzende olmasında fayda vardır. Ayrıca belli bir dersi çalışırken, o dersin dışındaki diğer materyallerin öğrencinin dikkatini dağıtmaması için, masa üzerinde bulunmamalarında fayda vardır.

• Müzik dinleyerek ders çalışılmamalıdır.

Bir çok öğrenci müzik dinleyerek ders çalışma alışkanlığının olduğunu söyler. Oysa ki  ders çalışırken tek bir işe konsantre olmak başarıyı artırmaktadır. Bu nedenle ders çalışma sırasında müzik dinlenilmemesi daha sağlıklı bir çalışma ortamı yaratmaktadır. Ancak bazı öğrenciler aşırı sessizlikten dolayı da dikkat dağılmasına  uğramaktadırlar. Bu durumda kısık sesli ve enstrumantal bir müzik dinlemeleri önerilebilir. Halen bilimsel gerçekliği ispatlanmamış olmakla beraber ders çalışma esnasında ‘Barok’ tarzı müzik dinlenilmesinin, öğrenme olayını olumlu yönde etkilediğine dair bir takım araştırmacıların bulguları vardır.

• Çalışma odasında  telefon bulunmamalıdır.

Bu da yine çalışma esnasında bölünmelerin olmaması için istenen bir şeydir. Çalışma odasında bir telefon var ise, çalışma sonuna kadar telefon fişinin çekilmesi önerilebilir. Hepimizin bildiği gibi  bir çok öğrencimizde GSM telefonları bulunmaktadır. Ders çalışma esnasında öğrencinizin GSM telefonunu kapatmasını sağlamalısınız.

• Ders çalışılacak ortam rahatsız edecek derecede soğuk veya sıcak olmamalıdır. (22 derece civarı ideal ısıdır.)

      Buraya kadar anlattıklarımın dışında, öğrencilerin başarılı olması için, planlı ve programlı çalışmalarının da  büyük önemi vardır. Programlı ve planlı yapılan bir çalışma zamanımızı ve enerjimizi randımanlı bir şekilde kullanmamızı sağlar. Bu nedenle öğrencilerin günlük,haftalık ve aylık plan yapmalarında fayda vardır. Bu plan oldukça geniş kapsamlı olmalı ve derslerin yanı sıra;dinlenme, eğlenme, spor ve sosyal aktiviteler gibi faaliyetlere de yer verilmelidir. Günlük planda belirtilen dersler ayrıca konu başlıkları ile sınırlandırılmış olmalıdır. Neyin çalışılacağı, ne kadar çalışılacağı, çalışma sonucu neyin öğrenileceğinin belirlenmiş olması çalışmayı verimli kılar.

     Veli olarak öğrencinizin yapacağı ders çalışma programıyla ilgilenmeli, görüş ve fikirlerinizi onunla paylaşmalısınız. Öğrencinizle birlikte yapabileceğiniz aktiviteler oluşturmalı ve programda yer almasını istemelisiniz. Bu programın  işlevselliği açısından önemli bir unsurdur. Ortaklaşa yapılan  bu tip bir faaliyet, öğrenci için daha özel bir anlam ifade edecektir. Bu nedenle öğrencinizin çalışma  programına  birlikte yapabileceğiniz aktiviteleri koymanız oldukça anlamlı olacaktır.

Program yapıldıktan sonra, uygulama aşamasında, yine sizlere bir takım görevler düşmektedir. Aslında işin en zor kısmı da buradadır. Öğrencilerin yaptıkları programlara harfiyen uygulamadıkları bilinmektedir. Fakat öğrenme sürecinin kaliteli olması ve öğrenilen bilgilerin sınavlarda iyi bir puana dönüşmesi için, programa olabildiğince uyulmalıdır. Veli olarak çocuğunuzun yaptığı programa uyup uymadığını kontrol etmelisiniz. Zaman zaman  sapmalar olacaktır. Bu gibi durumlarda aşırı baskıcı bir tutuma girmemeli, sadece programını aksatıyor olduğuna dair hatırlatıcı ifadeler kullanmalısınız. Bu noktada iyi gözlemler yapabilirseniz, çocuğunuzun programını neden aksattığını da tespit edebilir, tespitlerinizi öğrencinizle paylaşıp çözüm yolları arayabilirsiniz. Gerekirse programda ufak değişiklikler yapabilir yada tamamen yeni bir program üretebilirsiniz.

Öğrenme üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, verimli olarak ders çalışma süresinin 45 dk. civarında olduğunu göstermiştir. İlk 5-10 dk.’a öğrencinin çalıştığı konuya yoğunlaşmasıyla geçer. Bu süreden sonra öğrenme kalitesi artarak devam eder ve 20-25. dakikada en yüksek seviyesine ulaşır ve daha sonra azalarak 40-45. dakika civarında öğrenme kalitesi tamamen azalır. Bu süreden sonra 10 dk.’lık bir ara verilmesi uygundur.

     Öğrencinin ders başındayken belirtmiş olduğumuz süreler içerisinde, her hangi bir kesintiye uğramadan çalışıyor olması oldukça önemlidir. Aksi durumda çalışma sonucu öğrenilecek bilginin kalitesi tamamen düşecektir. Ayrıca her kesinti sonrası öğrenme süreci ile ilgili yukarıda belirttiğimiz zaman dilimleri tekrar yinelenecektir. Bu durum programda belirttiğimiz zaman dilimlerinin aksamasına, hem de öğrencinin enerjisinin boşa gitmesine sebep olacaktır.

     Birçok öğrencide şu tip şikâyetler duyarız: “Çok çalışıyorum ama başarılı olamıyorum” veya “O kadar çalıştım, yine kötü not aldım”. Sizlerin de gözlemi, öğrencinizin odasına kapanıp yoğun bir şekilde ders çalıştığı doğrultusunda olabilir. Öğrenciler bu durum karşısında derslerine dair olumsuz tavırlar geliştirmekte, çalışma istekleri çok azalmaktadır. Veli olarak siz de çaresiz kalıp, ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz. Ama bahsettiğimiz öğrenme süreciyle ilgili bilgilerin ışığında, öğrencinizin neleri ne kadar ve nasıl yaptığını, eksikliklerinin olup olmadığını tespit edebilirsiniz. Böylece sorunun çözümü ile ilgili fikir ve öneriler geliştirebilir, öğrencinizle paylaşıp ortak çözümler yaratabilirsiniz. Ayrıca derslerindeki başarı durumuyla ilgili olarak öğrencinizi motive etmek ve cesaretlendirmek açısından da somut verilere dayanarak hareket etmiş olur, öğrenciniz üzerinde yaratacağınız olumlu etkilerin daha güçlü olması sağlarsınız.

    Öğrenim hayatı boyunca çocuğunuza şu mesajı vermelisiniz: Çaba harcandığı zaman aşılamayacak engel yoktur.

Kaynakça:  

Baltaş, Acar “Üstün Başarı”, Sistem Yayıncılık, 1995

Binbaşıoğlu, Cavit “Eğitim Psikolojisi”, Binbaşıoğlu Yayınevi, 1978

Elmacıoğlu, Tuncer “Başarıda Aile Faktörü”, Hayat Yayınları, 1998

Fidan, Nurettin “Okulda Öğrenme ve Öğretme” , Alkım Yayınevi

Gordan, Thomas “ E. A. E. (Etkili Anne Baba Eğitimi)”, Sistem Yayıncılık, 1998

Güney, Z. “Bir Grup Rehber Programının Öğrencilerin Mesleki Tercihlerine ve Meslek Alanlarına Bağlı Değerleri Arasındaki İlişkiye Etkisi”, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 1982

Kurt, Hanks “İnsanları Motive Etme Sanatı”, Alfa Yayınevi

Öncü, Hüseyin “Grupla Mesleki Psikolojik Danışmanın, Lise Öğrencilerinin Meslek Tercihlerine Etkisi, Basılmamış doktora tezi, Ankara Hacettepe Üniversitesi, 1991

Özden, Mehmet Cemil “Bireysel Kariyer Yönetimi”

Razon, Norma “Meslek Seçiminde İlgiler ve Yetenekler”, Yayınlanmamış rapor, İstanbul, 1988

Sekman, Mümin “Kesintisiz Öğrenme”, Alfa Yayınları, 1989

Yavuzer Haluk “Anne-Baba ve Çocuk”, Remzi Kitabevi, 1986 

Hüseyin MERMERBAŞ
Öğrenci koçu ve eğitim danışmanıdır. Nisan 2018’de yayın hayatına başlayan kariyerenvateri.com ‘un aynı zamanda kurucusudur. Şu anda farklı platformlarda eğitim yazarlığı da yapmaktadır. 1987 yılında Mersin’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise hayatını basketbol bursu ile Mersin’de Özel ÇAĞ Kolejinde tamamladı. 2004 yılında yine sporcu bursu ile ÇAĞ Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce Halkla İlişkiler bölümünü kazandı. 2009 senesinde askerlik görevini tamamladıktan sonra, İspanya menşeili bir tekstil firmasında çalışmaya başladı. 2012 senesinde İnsan Kaynakları Uzmanı olarak girdiği işyerinden Ekim 2013’te ayrıldı. 2013 Kasım’da Marmara Üniversitesi’nden İnsan Kaynakları Yöneticiliği uzmanlık sertifikasını aldı. Ardından Nişantaşı Üniversitesinde 2013 ten 2019 a kadar Rehberlik ve Kariyer Planlama Uzmanı olarak görevini sürdürdü. 6 yıl boyunca İstanbul da ve Türkiye’de ki özel ve devlet kurumlarında 1000’den fazla “Motivasyon” “Sınav Sistemleri” “Ders Çalışma Teknikleri” “Sınav Teknikleri” konularında seminer verdi. 11 ilde uygulanan “KARIYER ENVANTERI “projesinin koordinatörlüğünü yaptı. 2019 da ise yeniden Mersin’e yerleşerek ve Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde büyük konferanslarda ve bireysel olarak seminer verdi. 2019 yılında Adnan Menderes Üniversitesinden “Öğrenci Koçluğu ve Eğitim Danışmanlığı” sertifikası aldı. 2019 Kasım ayında Nişantaşı Üniversitesi ile bağlarını kopartarak, Brain Modify yayınlarının Türkiye satış müdürü olarak çalışmaya başladı.