Endüstri 4.0, dijital dönüşüm ve Türkiye’de yüksek öğretim

Yüksek öğretim’de yapılan uygulamaların temel hedeflerinin, hızla büyüyen bir ekonomiden kaynaklanan talepleri karşılamak, kentsel işsizlik sorununu hafifletmek olmalıdır.

Birinci, İkinci ve Üçüncü Sanayi Devrimlerinin tamamlanması ile dünya ekonomik ve toplumsal hayatı yeni bir dijital dönüşüme girmiş ve Endüstri 4.0 olarak adlandırılan Dördüncü Sanayi Devrimi başlamış oldu. Dördüncü Sanayi Devrimi (Sanayi 4.0 veya Endüstri 4.0), bilimsel ve teknolojik araştırmalara dayalı, bilgi birikimin yoğun olduğu, ileri ve siber sistemlerin “bilişim teknolojileri” adı altında kullanılacağı bir devrim olacaktır. Üretilen tüm teknolojik ürünler minimal ve yüksek verimli ve çevreci olacaktır.

Özellikle internet çağı ve sosyal ağlar çılgınlığı önümüzdeki yıllarda daha da gelişerek, yepyeni ve daha da karmaşık sosyal yapılar oluşturacaktır. Y neslinin alt yapısını oluşturduğu Dördüncü Sanayi Devrimi’ni, internet ve sosyal ağlarda vakit geçiren Z kuşağı tamamlayacaktır (Karademir, 2016). Otomasyon, robot teknolojisinin gelişmesi, 3D yazıcıların kullanımının yaygınlaşması gibi gelişmeler Dördüncü Sanayi Devrimi ile artarak devam etmektedir.

MİLLİ SAVUNMA SANAYİ BÜYÜK GELİŞME KAT ETTİ

Türkiye’de son yıllarda teknoloji satın alan değil, teknoloji üreten bir ülke olmak için otomasyon, robot teknolojileri, 3D yazıcıların kullanımı, siber güvenlik, yeni teknolojik ürünler gibi konularda önemli gelişmeler kat etmiştir. Örneğin İnsansız Hava Araçları (İHA), Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), Ada Tipi Askeri Gemiler, birçok kara ve hava araçları üretip, hatta farklı ülkelere ihraç ederek yerli ve milli savunma sanayi büyük gelişme kat etmiştir. Sanayisi ve ekonomisi hızla gelişen ülkeler incelendiğinde bu gelişmenin eğitim reformları ve eğitimdeki gelişmeler ile desteklendiği görülmektedir.

Çin sanayisi ve ekonomisi ve sanayisindeki son yıllardaki gelişmelerin de Çin Yükseköğretim reformu ve gelişmelerine paralel olduğu gözlenmektedir. 1990’larda Çin’in üniversite yeniden yapılanması, onlarca yıllık Sovyet tarzı yüksek öğrenim sistemini düzeltmeyi amaçlıyordu. Zaten Çin Yükseköğretim politikasını kitlesel hale getirme reformundaki temel hedefler, hızla büyüyen bir ekonomiden kaynaklanan talepleri karşılamak, kentsel işsizlik sorununu hafifletmek ve Çin’in insan kaynaklarının gelişmesini ve kullanılmasını teşvik etmekti (Wu ve Zheng, 2008). Çin’deki benzer eğitim reformu çalışmaları Rusya’da da yapılmıştır.

Çin ve Rusya, belli üniversiteleri seçerek bütçeleri daha çok bu üniversitelere aktarmaktadır. Çin, bu uyguladığı politikalar ile büyük bir başarıya imza atmış ve dünya üniversiteler sıralamasına bir çok üniversiteyi de sokmayı başarmıştır. Times Highe Education (THE) Gelişmekte Olan Ülkeler Sıralaması 2019 verilerine göre gelişmekte olan ülkeler listesinde ilk sırada Çin’den Tsinghua Üniversitesi yer aldı. İlk dört üniversite yine Çin’den çıkarken, toplamda ilk on üniversitenin yedisinin Çin Üniversiteleri olduğu görülmektedir.

Diğer üç üniversite ise Rus, Güney Afrika ve Tayvan üniversiteleridir. Türkiye’den ilk yüz içinde üç devlet, üç vakıf üniversitesi olmak üzere altı üniversite yer aldı.

TÜRKİYE’DE BİLİME ÖNEM VERİLMEYE BAŞLANDI

 

Türkiye’de Yükseköğretim Kurulu’da benzer bir uygulama yaparak 2017-2018 yükseköğretim akademik yılı açılışında Ankara, Boğaziçi, Erciyes, Gazi, Gebze Teknik, Hacettepe, İstanbul, İTÜ, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve ODTÜ araştırma üniversiteleri olarak ilan edildi. Çin’in yaptığı gibi bu on üniversitenin bilimsel araştırma faaliyetlerine katkıların artırılması, daha fazla akademik kadro, projelerde öncelikler gibi bazı destekler verilmeye başlandı. Ayrıca Yükseköğretim Kurulu, dünyadaki ekonomik ve endüstriyel değişimleri yakalamak için öncelikli alanlar belirlemiştir. Bu öncelikli alanlar incelendiğinde ağ teknolojileri, akıllı enerji sistemleri, blok zincir teknolojileri, doku mühendisliği, elektrikli ve hibrit araçlar, ileri robotik sistemler, siber güvenlik, nanoteknoloji, sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri, akıllı ulaşım, veri bilimi ve bulut bilişim gibi Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm çağına uygun alanlar olduğu görülmektedir.

Bu alanlarda doktora çalışmaları teşvik edilmekte, burslar verilmekte ve bu alanlara özel üniversitelere araştırma görevlisi kadroları verilmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan 2018-2019 akademik yıl açılış töreninde de işaret ettiği ve Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan Dijital Dönüşüm Ofisi’nin de hedefleri arasında yer alan dijital dönüşüm ile üniversitelerin teknolojik altyapısı hazırlanarak buna uygun iş süreçleri yeniden tasarlanması için Yükseköğretim Kurulu, “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi” ile çalışmalarına başlamıştır.

İlk olarak Ağrı İbrahim Çeçen, Bayburt, Bingöl, Iğdır, Munzur, Muş Alparslan, Siirt ve Şırnak Üniversiteleri’nde başlatılan projeye, daha sonra Ardahan, Artvin Çoruh, Batman, Bitlis Eren, Gümüşhane, Hakkari, Kilis Yedi Aralık ve Osmaniye Korkut Ata Üniversiteleri de dahil edilmiştir.

YAPAY ZEKA EĞİTMENLERİ

YÖK Başkanı Yekta Saraç bu kapsamda “bu üniversitelerde 3 bin dolayında akademisyenin “dijital okuryazarlık” dersi aldığını, 40 bin öğrencinin alacağını” da belirtmiştir. Ayrıca Saraç, “bulut hesaplama uzmanlığı, 3D üretim mühendisliği, artırılmış gerçeklik geliştiriciliği, yapay zeka eğitmenliği, teknoloji tasarımcılığı, veri güvenliği uzmanlığı, robot koordinatörlüğü gibi çok sayıda yeni mesleğin ortaya çıkacağını, bu konularda yeni bölümlerin açılabileceği, lisansüstü eğitimlerin başlayabileceğini” de vurguladı.

Bu yeni sanayi devrimi ve dijital dönüşüm ile bazı meslekler ortadan kalkacak ve yeni meslekler ortaya çıkacaktır. Genç nüfusu ile avantajı olan Türkiye’nin bu değişimi yakalaması ve yeni ortaya çıkacak mesleklere uygun eğitimli insan gücünü yetiştirmesi önemli bir olgudur. Yükseköğretim de yapılan uygulamaların temel hedeflerinin, Çin Yükseköğretim reformundaki gibi hızla büyüyen bir ekonomiden kaynaklanan talepleri karşılamak, kentsel işsizlik sorununu hafifletmek ve Çin’in insan kaynaklarının gelişmesini ve kullanılmasını teşvik etmek olmalıdır. Ancak dünyadaki ekonomik ve küresel rekabette Türkiye bu şekilde başarılı olacaktır.

Yerli ve milli sermayedeki, Yükseköğretimdeki gelişmeler göstermektedir ki Türkiye’nin bunu başaracak gücü de, insan kaynağı da vardır. 2016 yılında gerçekleşen 15 Temmuz Hain Kalkışması, sadece Türkiye demokrasisine değil Türkiye ekonomisi ve eğitimini de etkilemiştir. FETÖ ve PKK benzeri terör örgütleri tarafından ele geçirilmiş üniversite kadroları, OHAL ve sonraki dönemde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hükümetimiz ve YÖK’ün kararlı tutumu ile akademik çalışmalar yapılan ortamlar haline tekrar getirilmiştir.

Bu terör örgütleri ne yazık ki bu süreçte akademinin, KHK ile işlerine son verilen akademisyenler nedeniyle bittiği gibi yanlış bir algı yaratmaya çalışmışlardır. Görev yaptıkları üniversitelerin kendileri görev yaptıklarında iyi üniversiteler, işlerine son verildiğinde ise aynı üniversitelerin kendileri tarafından kötü olarak eleştirilmesi çok büyük bir çelişkidir. Türk Üniversiteleri, görev yapan değerli vatansever akademisyenleri ile dimdik ayaktadır ve yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığım dönüşüm ve çalışmalar ile çok daha iyi yerlere gelecektir.

Avatar
Kariyer Merkezim, kâr amacı gütmeyen Kariyer, Girişimcilik, İnovasyon, İnsan Kaynakları vb konularda ilgilileri bilgilendirmeyi amaçlayan bir web sayfasıdır. Web sayfasında yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlı olup doğruluğu açısından bilginin kaynağı sorumludur.